www.metalsmall.tr.gg
   
 
  Müzik

Rock Müzik;
           1800 lerin sonunda Afrika dan kopartılarak, başka kıtalara köle olarak getirilen topluluklar, bundan sonraki yaşamlarının devamında bir de kökenleri etnik öğelere dayanan müzik türü oluşturdu."Blues" adı verilen bu müzik geniş bir zenci kitlesi tarafından üretilip yorumlanmaya başladı. temelde rock müziğinin alt yapısı gibi davul, bass gitar ve gitardan oluşan tapıya sahipken, sound daha elastik, daha anlaşılır ve temizdi.Sözlerde ise genelde bir tanrıya yakarış ve kabulleniş söz konusuydu.Zaman içerisinde zencilerin hakim olduğu bu müziğe beyazlar da yöneldi;ama hiçbir zaman bir zenci blues sanatçısı kadar başarılı olamadılar.
            Beyaz insanların "Blues"la buluşması ve onların esarette olmayan yaşamsal rahatlığı,müziği farklı formlara sürüklemeye başladı.Daha çok beyaz insanın yaptığı ve daha neşeli, hareketli bir sounda sahip olan Rock n Roll ile Blues un eşleşmesiyle karşımıza hala çok kişi tarafından kabul gören "Rhythm&Blues"u çıkardı. tüm bu dönemlere baktığımızda Blues dan Rock n Roll a ,Rock n Roll dan Rhythm&Blues a albümleri hala çok kişi tarafından alıcı bulan John Mayall, B.B. King, Chuck Berry, Bill Haley, Jerry Lee Lewis, Bo Diddey, Muddy Waters gibi efsane sanatçılar karşımıza çıkmakta.
            Bu dönemin peşinden ortaya çıkan bir müzikal oluşum vardı ki Pop&undefined;un yumuşak ve ticari yapısından uzak, Blues un yakarışlarından farklı bir sounddu."Hard Rock" denilen bu müzikal yapı 60 lı yıllarda büyük bir kabul gördü.Cream, Mc5 gibi çok ünlü gruplar ortaya çıktı.
            Bu dönemde sıra dışı ve tepkici gençlik, muhafazakar kiliseler ve kilise üyeleri tarafından dışlandı.Kilise tarafından rock müzik aforoz edildi.Bu aforoz ve lanetleme daha sonra rock ın türevi olan "Heavy Metal" in şeytan müziği olarak sıfatlanmasına neden olacaktı.Standart bir tapı isteyenler bu gençliğin sıra dışı olmasını istemiyor ve onları toplumdan soyutluyordu.İşte metal ve rock ın şeytani olduğunun vurgulanması da böylece ortaya çıktı.

Metal Müzik;
          
Heavy Metal ne zaman başladı? Buna yanıt vermek oldukça zor. Bu konuda isim yapmış Rock yazarlarının çoğu ilk Heavy Metal eserleri olarak Kinks grubunun "You Really Got Me" ve Who'nun "My Generation" şarkılarını gösterirler. 1964'e denk düşen bu parçaları Modern Heavy Metal parçaları ile karşılaştırdığımızda, nesine Metal dendiğini pek anlamasak da uzmanlar öyle diyorlarsa bir bildikleri vardır. Müzik yaşantısını hala sürdüren Alice Cooper (Gerçek adıyla Vincent Fournier), lise yıllarında kurduğu grubu The Spiders ile ilk gerçek Heavy Metal'ci ünvanını tartışmasız bir şekilde alır. Gerçi Cooper'ın da günümüzdeki anlamıyla Metal yapmaya başlaması 1971 tarihli klasiği "Love It To Death" ile olur.
            1966 ile birlikte sözsel ve enstrümantel sertliğini yavaş yavaş artıran Rock, kökleri olan Rock n'Roll ve Blues'dan biraz daha uç noktalara kaymış ve "Hard Rock" tabiri ilk defa kullanılmaya başlanmıştır. 1965-1970 yılları arasında müziklerine Hard Rock denilebilecek gruplar da doğmaya başlamıştır. Golden Earring, Cream, Jimi Hendrix Experience, Led Zeppelin, Vanilla Fudge, Iron Butterfly, Steppenwolf, Blue Cheer, MC5, Deep Purple, Grand Funk Railroad, Free, Uriah Heep, Mountain, Humble Pie, Bloodrock, Black Widow, Cactus ve Black Sabbath bu türün öncüleri arasındadır. Heavy Metal terimi ise ilk kez Steppenwolf'un ünlü parçası "Born To Be Wild"da, motosiklet gürültüsünü tanımlayan "heavy metal thunder" tamlamasında kullanılmıştır.
            Cream ve Jimi Hendrix Experience, Heavy Metal'e ticari anlamda hayat veren ilk gruplardır. "Sunshine Of Your Love" ve "White Room"daki sert Eric Clapton gitarları ile Cream, yıllar sonra kurulacak Metal gruplarını derinden etkilemiştir. Bir diğer efsanevi grup ise Heavy Metal'in en büyük efsanesi Jimi Hendrix'in taşkın gitarını temel alan Jimi Hendrix Experience'dır. "İnsanlar salamura gibi üstüste yığılmışlardı. Onları harekete geçirmek için gürültülü müzik yapmaya karar verdim" diyen Hendrix bir bakıma Heavy Metal'in de temel mesajını vermektedir. Iron Butterfly da 19 dakikalık unutulmaz klasiği "Inna Gadda da Vida" ile daha sonraları bu tarz müziğin önemli unsurları olacak uçup giden davul ve gitar sololarına ilk örnekleri vermiştir.
            ABD'de Bad Company ve UFO gibi gruplar patlama öncesi Heavy Metal'in temelini oluştururlarken, asıl patlamayı gerçekleştirecek gruplar İngiltere'de kurulma aşamasındadır. Deep Purple klasik müziğe de yakın tarzda ilk albümlerini yayınlarken, daha depresif söylemiyle Led Zeppelin Hard Rock ile Heavy Metal arasındaki ince çizgide durmaktadır. Ama bir grup vardır ki patlamanın tek başına ateşleyicisi olacaktır: Black Sabbath. 70'lerin başında Hard Rock / Heavy Metal tarzı müziğin kralları sayabileceğimiz bu üç İngiliz grubuna kısaca değinmekte fayda var.
            Deep Purple, Rock dünyasında o ana kadar görülmemiş kompozisyonlar ve cesaret isteyen enstrümantel teknikler getirmiştir. Bunda iyi bir klasik müzik dinleyicisi olan Jon Lord ile gerçek bir gitar ustası olan Ritchie Blackmore'un payı büyüktür; tabii bir de muhteşem sesiyle Ian Gillan'ın. Progressive Rock örnekleri sayabileceğimiz ilk üç albümünün ardından bir de Londra Senfoni ile klasik müzik konseri veren ve bunu albüme döken grup, biraz da Blackmore ve gruba yeni giren Gillan'ın baskıları ile daha sert müziğe döner ve muhteşem "In Rock" 1970'de yayınlanır. Bunu izleyen "Fireball" ve "Machine Head" gruba Hard Rock krallığını getirecektir. "In Rock"tan muhteşem "Child In Time" ve "Machine Head"den unutulmaz "Smoke On The Water" gruba tartışılmaz bir konum kazandırmıştır. "Fireball", "Highway Star" ve daha sonraki eserlerinden "Burn" gibi enerjik parçaların yanında "Lazy", "Mistreated" gibi depresif parçalar ile adlarını Rock tarihine yazdırmışlardır.
            Led Zeppelin'in müziği Purple'ınki ile karşılaştırıldığında biraz daha serttir. Onda klasik müzik havası veren tuşlu çalgılar ve teknik isteyen ama sonu belli bir tarzdaki gitar soloları yoktur. Zeppelin'in gitar soloları daha uçuktur ve beklenmedik yönlere gider. Davul daha vurucudur, asla arka planda kalmaz. Sözler daha sert ve daha tabu konularla ilgilidir. Önceleri, Eric Clapton ve Jeff Beck gibi efsanevi gitaristler çıkaran Yardbirds'de çalan Jimmy Page ve solist Robert Plant'in önderliğinde oluşturdukları tarz ile Heavy Metal'e satanik damgası vurulmasına yol açacak ilk gruptur Led Zeppelin. Sonrasında grubun başarı için ruhlarını şeytana sattığı, bir çok şarkı sözlerinde gizli gizli şeytanı ve satanizmi öven sözler olduğu söylenecektir. Biraz da bunun ve isimsiz ilk dört albümün yarattığı gizemle grup hatırı sayılır bir kitleyi kendine bağlamıştır.
            Reggae'den folka bir çok değişik müzik tarzını Heavy Rock potasında erittikleri müzikleriyle adlarının yanına "Tüm zamanların en çok bilinen Heavy Metal grubu" ünvanını da ekleyeceklerdir. Bunda hala bile ABD radyolarında en çok istek alan parça olan "Stairway To Heaven"ın da etkisi büyüktür. Bunun yanında "Whole Lotta Love", "Black Dog", "Dazed And Confused", "D'yer Mak'er" gibi klasiklerini de unutmamak gerekir. Daha geç dönem eserleri arasında da "Kashmir", "Achille's Last Stand" gibi uzun ve sağlam bestelerini saymak gerekir.
            Grubun "rock till you drop" tarzı konserleri ise saatler süren ayinlere dönmektedir. Enerji ve adrenalin üst düzeydedir; bir de konser alanının üstünü kaplayan marihuana dumanı. Sonradan bir çok Metal konserinde görmeye alışacağımız uzun gitar ve davul soloları ilk defa Zeppelin tarafından gerçekleştirilmiştir. John Bonham'ın kendini kaptırdığı konserlerde bir saate varan davul soloları attığı anlatılır efsanelerde! Ve Black Sabbath. 30 yıl sonra dönüp bakıldığında ve günümüz şartlarına göre değerlendirildiğinde Deep Purple ve Led Zeppelin'e ancak Hard Rock grubu denilebilecekken, Black Sabbath tartışılmaz bir şekilde Heavy Metal'dir. Bu yüzden grubun Heavy Metal tarihindeki yeri eşsizdir. Yoğun, karanlık, uğursuzluk kokan müzikleri ve adeta çatırdayan gitarları ile yepyeni bir tarz getirirler Rock'a. Gitarist Tony Iommi ve grup arkadaşları Ozzy Osbourne, Geezer Butler ve Bill Ward, iki klasik albüm "Paranoid" ve "Master Of Reality" ile bunlarda yer alan klasikler "N.I.B.", "Paranoid" ve "Children of the Grave" ile Heavy Metal'e yön çizerler. Metallica ve Nirvana gibi yıllar sonra kurulacak gruplar müzikal yönelimlerini, üyelerinin gençliklerinde dinledikleri Black Sabbath klasiklerinden alacaklardır. Ciddi bir şekilde bakıldığında Black Sabbath öyle bir gruptur ki katıksız saf Heavy Metal'in, yetmişlerin sonunda patlayacak Punk/Metal tarzının, seksenlerin sonu doksanların başında Seattle'da patlayacak Grunge'ın, Kuzey Avrupa ülkelerinde çıkış bulacak satanik söylemli Black Metal'in temelinde durmaktadır.
            Her ne kadar Satanizm'i Heavy Metal'e Led Zeppelin'in soktuğu kesin olsa da bunu en iyi kullanan grup Black Sabbath olur. Giyimlerinden sahne düzenlemelerine, şarkı sözlerinden albüm kapaklarına kadar her konuda buram buram şeytan kokmaktadır grup. Normal olarak grubun, sıradan ebeveynler üzerinde yarattığı infial büyüktür. Yıllar yılı sürecek Heavy Metal düşmanlığının temelleri de Sabbath'in özellikle de asi solistleri Ozzy'nin kişiliğinde toplanan tepkiler ile atılır.
            Yetmişlerin ortalarında, yedi yeni grup sahneye çıkar ve farklı yönlere doğru giderek bir Heavy Metal yelpazesi oluşumuna katkıda bulunurlar. Judas Priest, bu tarz müzikte çift solo gitarist kullanan ilk grup olur. Aerosmith blues'a geri dönüş ile birlikte seks ve uyuşturucuyu da getirir. Thin Lizzy coşturucu ve eğlendirici bir tarzın öncüsüdür. "Bohemian Rhapsody" gibi bir şaheserin yaratıcısı Queen ise daha seçkinci ve adına uygun bir şekilde daha asildir. Kiss, Alice Cooper'ın makyajını ve sahnesini biraz daha ileriye götürerek Glam Rock'ın temellerini atar. Blue Oyster Cult ise 60'ların basit söz ve ritmlerini Heavy Metal'e katan gruptur. AC/DC'nin getirdiği ise Heavy Metal'in temel taşlarından olacak saldırganlıktır.
            Bu yıllarda ortaya çıkmış olan bir çok grup, birer Heavy Metal devi olarak yerlerini sağlama alırken, Metal dışı olarak sınıflandırabileceğimiz bazı Rock grupları da bu tarzdan etkilenerek müziklerine Heavy unsurları da katmışlardır. Bunların en önde gelenleri olarak Physicodelic Rock tarzının öncüsü Pink Floyd'u, yine Progressive Rock grupları Genesis, Jethro Tull, Yes ve King Crimson'ı sayabiliriz. Hatta Jethro Tull, 80'lerde oldukça sert parçalar da yaparak Grammy ödülleri kapsamında 1989'da ilk kez verilen Heavy Metal Grubu ödülünü de kazanacaktır. Rush ve Marillion gibi daha geç dönem Progressive grupları da Heavy Metal öğelerini sıkça kullanmışlardır. Ne yazık ki yetmişlerin sonlarıyla birlikte Klasik Heavy Metal yıllarının da sonu gelmiştir. Aerosmith, Thin Lizzy ve Black Sabbath, üyelerinin uyuşturucu sorunlarına yenik düşmüştür. Kiss, işi ticarete dökerek ruhunu kaybetmiştir. Deep Purple eleman değişiklikleriyle kendi kendini bitirirken, baterist John Bonham'ın ölümü Led Zeppelin efsanesinin de sonu olmuştur. Judas Priest ve Queen, tarihlerinin en sönük eserlerini vermişlerdir. Metal ölüm döşeğindedir. Yine de çok az sayıda grup bayrağı taşımaya devam ederler. Okul çocuğu giyimli Angus Young'un değişik gitar tarzı ve Bon Scott'ın cehennemi çığlıkları AC/DC'yi Metal'in yeni lideri konumuna getirmiştir. Bununla birlikte ilk gitar kahramanlarından Ted Nugent'in adı sıkça duyulmaya başlanmıştır. Deep Purple'dan ayrılan Ritchie Blackmore da daha özgür ve sert takıldığı yeni grubu Rainbow'da tüm zamanların en iyi Metal solistlerinden Ronnie James Dio ile çalışma şansı yakaladığı iki albüm ile efsaneleşmiştir: "Rainbow Rising" ve "Long Live Rock n'Roll". Bu iki albüm aynı zamanda Heavy Metal dünyasının, konusunu mitolojiden alan eski efsaneler ile ilk tanışması olur. Dio, daha sonra kurduğu kendi grubunda bu epik tarza çok fazla yer verecek, seksenlerin sonuyla hayat bulacak olan Power Metal de, Dio'nun destanlardan, kutsal savaşlardan, şövalye ve kahramanlardan bahseden bu tarzını temel alacaktır.

Geçiş Kapısı
 


Ne Dinliyon Sen?
Gotic Metal
Black Metal
Death Metal
Heavy Metal
Thrash Metal

(Sonucu göster)


Metal Atasözleri
 
- Headbang yaşta değil baştadır.

- Metalci metalciye baka baka kararır.

- Her metalci kendi evinde böğürür.

- Blackçinin duası kabul olsaydı gökten kan yağardı.

- Scream vokalin sesi uzaktan hoş gelir...

- Gülme black'çiye satanist olursun.

Gothic Metal
 
Goth Metal (Gothic Metal de denir) doom metal, heavy metal ve orjinal gothic tarzının arasındaki geçiş gibidir. 1990'ların sonunda Avrupa ve A.B.D. topraklarında ortaya çıkan bu tarzı aslında kategorize etmek çok zordur. Bazı dinleyiciler ve müzisyenler, metalin konsepti hakkında çok katıdırlar; onlar için belli bir tür ve o türlerin alt kolları vardır. Fakat bazı dinleyiciler ve müzisyenler de böyle ayrımlara sonuna kadar karşı çıkarlar. Metal ezgileri barındırmayan türlerden etkilenip, onları metal ile harmanlayan bir türdür gothic metal.

Aslında Gothic metal; Celtic Frost, bir kaç yıl sonra Paradise Lost ve Theatre Of Tragedy gibi, bayan vokal, melodik klavye ve ağır doom riffleri kullanan gruplardan evrimleşmiştir. Type O Negative, My Dying Bride ve Anathema gibi gruplar da temel olarak insanı ürperten klavye ezgileri ve ağır hüzünlü havasıyla dikkat çeker. Bayan vokalleri ve death metal gırtlağıyla metal tarihinin ilk gothic şarkısı olarak Paradise Lost'un gothic albümündeki aynı isimli "Gothic" gösterilir. Albüm, The Gathering gibi gruplara hatta Paradise Lost'un kendisine bile ilham kaynağı olmuştur.

Theatre of Tragedy, Tristania ve Sins Of Thy Beloved gibi Norveçli gruplar, zaten müziğin var olan karanlık ve iç acıtan havasına eşsiz vokaller ekleyerek goth metali bambaşka boyutlara taşıdılar. Ortaçağa ait klasik öğelerin de - Gregorian İlahi koroları, kilise orgları, yan flütler, viyolonlar ve operatik bayan vokaller- eklenmesiyle doom metal riffleriyle bezenmiş olan müzik, kendi sağlam yapısının üzerine bir kat daha çıkarak büyüleyici bir tarza dönüştü. İskandinav Goth Metal olarak bilinen tarz sık sık black metale kaymasıyla birkaç tür dinleyicilerinin dikkatini çekti.

Gitar Tarihçe
 
Gitarın ilk atası Orta Asya'da yapılmış olan uddur. İlk başlarda ud gibi olurken Orta Asya'dan göç edip Avrupa'ya giden Orta Doğu Türkleri udu değiştirip başka bir hal almasına neden olmuştur.Gitarın ilk örnekleri İspanya'da ve parmakla çalınırdı.Daha sonra gitara 5 tel takıldı, daha önce sayısı az olan perdeler 10'a çıkarıldı. Teller pesten tize doru "la-re-sol-si-mi" olarak akortlanmaya başlandı. 18.yy'ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir "mi teli" daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.

Daha sonra 19. yy. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi (büyüttü ). Vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.

Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen elektronik bir yükseltici girmiştir.

Elektronik gitar doğduktan sonrada Gitarın çeşitleri artmaya başlamıştır.Kendi üzerinde Amplifikatör bulunduran gitarlar,12 telli gitarlar, çiftli gitarlar(üstte 12 telli altta 6-7 telli), 7 telli gitarlar, perdesiz gitarlar, Headless(kafasız) gitarlar çkmıştır.

 
Site Düzenleme:Ersin KILINÇ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol