FRP Nedir? (Yada Ne Değildir?)
FRP, yani Fantasy Role Playing, sadece bir doğaçlama tiyatrodur. Ancak sahneye çıkma veya senaryoya uyma gibi dertler yoktur, onun yerine arkadaşlarla oturup, konuşarak eğlenirsin. Yani bir baska deyişle geyik olayinin geldigi son nokta FRP’ dir. Istedigin karakteri ve ortami sen belirlersin. Bir çok insan bunu bilgisayar veya masaüstü oyunlariyla karistirir ancak gerçekte oyuncularin kendilerine yarattiklari sinirsiz, yeni bir dünyadir, FRP. Belirlenmis bir senaryo akışı yoktur, çünkü oyuncular olayin ne olacagina karar verirler. Yani iki lafi bir araya getirip konusamayanlarin buradan daha ileri gitmesine gerek yok aslinda.
Olayin Ozeti:
Bu oyun, bir çok insanin hayatlarinda en çok vakit ayirdigi sey haline gelmis bir olay. Insanlarin artik zevk almak için yaptiklari seyleri düsününce bunun basit görünmesi oldukça olagan ama aslinda olayi bir kere kavrayinca insani tamamen kontrol altina alan bir eglence. Yasayamayacagin yada yasamayacagin imkansiz olaylari yasayabilirsin. O yüzden de biz bu oyunun amacini sinirlarda zevki hissetmek ve heyecani tehlikeye girmeden yasamak olarak özetleyebiliriz. (Tabi üzerinde kalacak psikolojik sorunlari saymazsak. Kendini bu dünyaya kaptirip daha sonra gerçek hayata dönmekte zorlananlar oldugunu unutma (gerçi bu uyariyi detayli ve açiklayici olarak tekrarlayacagim ama olsun.))
Hayal Gücü:
Bunu yapmak için hayal gücünü ve fantastik olaylari yadirgamamak gerekiyor. Yani "ulan bu imkansiz" veya "Hadi lan böyle sey olmaz" gibi reaksiyonlar kesinlikle yasak. Böyle seyler yalnizca oyunun havasini bozar ve zevk almanizi engeller. Su kadarini bileceksin oyunun oynandigi (senaryonun geçtigi - aynen bilgisayar oyunundaki gibi) ortamda olan biten seyler tamamen oranin mantigina göre sekillendirilmis dünyevi mantikla çözülemeyecek olaylardan olusmus seylerdir. Mesela oyunun geçtigi mekanda insanlar veya diger canlilar büyü yapabilir... Bu durum dünyadaki bir insana çok saçma gelebilir ama oyunun oynandigi mekan sorgulanamaz ve yadirganamaz. Bu %100 zevkin birinci sartidir.
Amaç ve Son:(Ne sonu ya... bu oyunun sonu yok ki!)
Genellikle ilk baslayan kisiler (halk arasinda çömezde denir.) oyunun amacini veya sonucunu çok merak ederler (sanki biz ettikte ne oldu...) ve aldiklari cevabi yadirgarlar. Biraz sonra seninde surat ifadenin degisecek (degismedi diyen olursa bu konuyu önceden biliyordur derim.). Oyunun spesifik bir sonu yok (kisaca son mon yok aslinda), yani oyun oyuncular istemedigi sürece bitmez, çünkü oyunun amaci aynen gerçek hayattaki gibi yasamak (kabul ediyorum yasananlar biraz farkli buradan ama...) ve sonuçta yasarken hiç bir zaman "sunu yapayim ondan sonra her sey bitsin" diyemeyecegimiz gibi oyunda da böyle bir sey demiyoruz. Ama sakin oyunun amacinin hayatta kalmak oldugunu da sanma. Çünkü iyiligin temsilcisi bir sövalyenin (Paladin) tehlike aninda kendi hayatini gerekirse arkadaslari için feda etmesinden daha dogal bir sey olmaz. Tabi bir hirsizda ayni sekilde arkadaslarini satar.
Ders 1:
Roller:
Simdi basit rolleri inceleyelim;
Dungeon Master:Bu oyundaki bir nevi tanri rolünü üstlenen arkadas. Hakem diyebiliriz. Bu kisi senaryoyu yazar, dünyayi ve dünyadaki mantigi yaratir. Su kadarini söyleyebiliriz: DM ne derse o olur! (Allah DM’i korusun! (Bu arada DM genel bir ad olsa da oyun tamamen zindanlarda geçmiyorsa Dm olur GM. (Redhouse sayfa 43 satir 17: Dungeon Master: Zindan Ustasi dese de türkçeye zindan bekçisi olarak geçmistir. GM de anlayacagin gibi oyun bekçisi oluyor.)
Player Character:Bu herifte DM'den sonraki tip, senaryoyu canlandiran organizma yani. PC=oyuncu. Yalniz karakter kelimesinin altini çizmek istiyorum: karakter (tamam igrenç biliyorum ama üstüme niye bu kadar geliyorsunuz ki ya). Tamam. Simdi bunu neden yaptim? Çünkü karakter buradaki 'sikrit vord'. Olayi aslinda çok basit. Bu kelime canlandirdigin tipin sen olmadigini belirtiyor.
Oyunun amacinda; yasayamayacagin yada yasamayacagin olayini tekrar hatirlatiyorum. (Ve yaklasik 1000 kez daha hatirlatmayi düsünüyorum çünkü kendini bu dünyaya kaptirip gerçek hayattan kopan çoktur.) Amaç sudur, karakterin sen degilsin! Bunu bir örnekle anlatiyorum:
Simdi çok para manyagi ve bencil bir hirsizi canlandirdigini düsün (en kolayi bu aslinda bak Ankara’ya bi ton var yani misal bulman zor olmaz. Bu arada Ankarali okurlarim alinmasinlar çünkü bu baktigimiz kisiler ülkenin her yerinden çesitli sayilarda gelip orada bi yerde toplanip kendilerine kiyak emeklilik yasasi çikarmaktan baska bir sey yapmayan kisilerdir.) Mantikli olarak böyle bi hirsiz tehlike aninda kendi hayatini (ve parasini) arkadaslarindan önce tutar di mi?( tutar güzelim tutmaz diye bosuna israr etme) O zaman arkadaslari için hayatini tehlikeye atmayabilir... hatta büyük bi ihtimalle arkadaslarini satar! Ama senin böyle bir seyi hiç bir zaman yapmayacagin karakterini yanlis yönetmen için bir bahane olamaz. Sen kendini tamamen unutup karakterini tam olarak canlandirmaya bakacaksin. Oyunu esas zevkli yapan bu zaten!
Party: (grup) Basit bir sekilde birlikte oynayan PC'lerin (Pcnin personal computer degil player character oldugunu son kez hatirlatiyorum.) hepsi. Mesela Kaan, Bahadır, Önder ve Erhan bi oyun oynuyoruz diyelim. Kaan eger DM'se; beraber senaryoyu canlandiran Bahadır, Önder ve Erhan, PC, dolayisiyla, 3 kisilik bir party olustururlar. Party genellikle benzer amaci tasiyan, benzer kisilikli karakterlerden olusur demek olayi fazla genelleyip hata yapmamiza yol açar hatta partidekiler ilk baslarda büyük bir zevkle birbirlerine dalmak için firsat kollarlar. Aslinda party'deki kisilerin farkli kabiliyetleri olmasi gruba daha büyük bir avantaj saglar.
Bunu bir örnekle açiklayalim:
Diyelim bizim partimizde Bahadır'in karakteri Balgor isimli bir fighter (bu terimin tam anlamini düsünmene gerek yok gelecek derslerde detayli olarak anlatacagim). Bu durumda çok güçlü ve hand-to-hand combat (melee) konusunda çok basarili olmasi çok dogal. Erhan'in karakteri bir priest. Bu karakterin en önemli özelligi büyü yaparak kisileri iyilestirebilmesi ve yaralari tedavi edebilmesidir. Ve son olarak Önder'in karakteri de bir wizard (favorim). Bu karakter genel büyü agi'na (global/general spell network)bag kurabilir ve normal insanlarin hayal bile edemiyecegi seyler yapabilir. Simdi bu üç karakterin çok farkli yetenekleri ve zayif yanlari var ama en güzel olay üçünün beraber macerayi yasayarak birbirlerinin zayif yönlerini kapatmalari.
Non-Player Character: Simdi bu olaya aslinda pek kafa yormani gerekmiyor ama ilerde NPC diye çok bahsedecegiz o yüzden simdiden ögrenmede yarar var. NPC'ler DM'nin oyun sirasinda kendi kendine yönettigi (canlandirdigi) oyuncular. PC'lerin DM versiyonu yani. Bunlar grupla beraber veya gruba karsi savasabilir. Buna tamamen DM karar verir. (Grubun hayrina is yapan DM pek ender oldugu için genelde size karsi olurlar yada sizinle olsalar bile ayak bagi olmaktan öteye gidemezler. Buradan da tüm DM‘lerin sadist oldugunu çikartmiyoruz tabi. Yoksa öylemiyiz ya nebiliyim ben iste neyse derse devam.)
Monsters:Canavarlar, mitoloji ve hayal gücünün ürünleri yaratiklarla gerçek dünyadaki vahsi/evcil hayvanlarin toplamindan olusan bir grup. Genellikle bizim partiye karsi savasirlar. DM tarafindan hareketleri yönetilir. PC'ler buna karisamaz veya itiraz etmez.
Aslinda itiraz etmeye çalisma gibi bir haklari var ama DM'nin her zaman muhtesem bir mazereti olacaktir (Hep vardir! Yoksa da O an Bir sekilde bulunur) . Bu durumda senaryo'yu ve senaryo'nun mantigini yaratan kisiye itiraz mantiksiz oluyor. Zaten hakeme itiraz eden oyuncu ancak bir sari kart yer... bu aklinda olsun. DM'nin sözünü dinle. |